Türk ve İngiliz Hukukunda Patolojik Tahkim Kayıtlarının Değerlendirilmesi
Patolojik Tahkim Kayıtları Nedir?
Patolojik tahkim kayıtları, tahkim sözleşmelerinde yer alan ve tahkim sözleşmelerinin geçerliliğini etkileyebilecek şekilde, kötü biçimde kaleme alınmış ya da belirsiz ifadeler içeren hükümlerdir. Yaygın örnekler arasında, tahkim kurumunun yanlış yazılması veya hiç belirtilmemesi; hem tahkim yargılamasına hem de devlet mahkemelerine yetki tanıyan çelişkili hükümlere yer verilmesi sayılabilir.
“Patolojik kayıt” terimi, uluslararası tahkim alanında önde gelen isimlerden biri olan Frédéric Eisemann tarafından, tahkim sözleşmesinin geçerliliğini tehlikeye atan bu tür kusurlu hükümleri tanımlamak amacıyla ortaya atılmıştır.
Tahkim kayıtlarındaki herhangi bir belirsizliğin tahkimin etkin şekilde yürütülmesini engellemesi, tahkimin devlet yargısına istisna teşkil etmesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, tarafların tahkime gitme iradelerinin açık ve kesin şekilde ifade edilmesi zorunludur. Bu makalede, Türk ve İngiliz hukukunda patolojik tahkim kayıtlarının geçerliliği, her iki hukuk sistemindeki yargı kararları ışığında karşılaştırmalı olarak ele alınacaktır.
Türk Hukukunda Patolojik Tahkim Kayıtlarının Geçerliliğinin Değerlendirilmesi
Türk hukukunda, yargı kararları, tahkim şartının geçerli sayılabilmesi için tarafların tahkim iradesinin açık ve kesin biçimde sözleşmeye yansıtılmış olması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu iradeyi zayıflatan veya belirsizleştiren tahkim kayıtları geçersiz sayılmaktadır. (15. HD., E. 2016/1522, K. 2017/1522, T. 04.04.2017).
Patolojik tahkim kayıtları bağlamında, Yargıtay’ın dikkat çeken bir kararında, gerçek bir tahkim kurumu olmayan ya da mevcut bir kuruma fonetik olarak benzeyen ancak gerçekte var olmayan bir kurumun tahkim şartında yer alması durumunda tahkim şartının geçersiz olacağı hüküm altına alınmıştır. (Yargıtay 9. HD., E. 1999/3348, K. 1999/4304, T. 21.06.1999). Mahkeme, söz konusu kayıt nedeniyle tarafların nerede ve hangi kurallara göre tahkime gitmeyi amaçladıklarının belirlenmesinin imkânsız hale geldiğini ve bu durumun, taraflar arasında açık ve karşılıklı bir tahkim iradesinin bulunmadığını gösterdiğini belirtmiştir. Bu nedenle, tahkim kaydı geçersiz sayılmıştır.
Buna karşın, Türk yargısı katı ve şekilci bir yaklaşım benimsememekte, her somut olayı kendi içinde değerlendirmektedir. Yargıtay'ın başka bir kararında, patolojik bir tahkim şartı daha esnek bir şekilde yorumlanmıştır. Söz konusu dava, ICC Tahkim Divanı tarafından verilen yabancı bir tahkim kararının Türkiye’de tenfizine ilişkindir. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinde, uyuşmazlıkların "İngiltere'deki Uluslararası Tahkim Mahkemesi"nde çözüleceği belirtilmiştir. Ancak davacı, uyuşmazlığı Paris’teki ICC tahkimine götürmüştür. "İngiltere'deki Uluslararası Tahkim Mahkemesi" ifadesi, tanımlanabilir bir kurumun açık şekilde belirtilmemesi nedeniyle belirsiz kabul edilmiştir.
Buna rağmen, Yargıtay, tarafların özellikle tahkim yeri konusundaki iradelerinin net bir biçimde ortaya konup konulmadığının araştırılması gerektiğini vurgulamıştır. (Yargıtay 19. HD., E. 2009/5703, K. 2009/8256, T. 12.05.2014). Mahkeme, ICC kararının tenfizine karar vermeden önce, sözleşmede geçen İngiltere'deki tahkim kurumunun gerçekten mevcut bir kurumu kast edip etmediğinin belirlenmesi gerektiğini ifade etmiş ve bu araştırma yapılmadığı için ilk derece mahkemesinin verdiği tenfiz kararını bozmuştur.
Bu karar, Yargıtay'ın daha yapıcı ve esnek bir yaklaşım benimsediğini ortaya koymaktadır. Belirsiz ifadeler içeren tahkim şartlarını doğrudan geçersiz saymak yerine, öncelikle tarafların tahkim iradelerinin yorum yoluyla belirlenip belirlenemeyeceği araştırılmaktadır.
İngiliz Hukukunda Patolojik Tahkim Kayıtlarının Geçerliliğinin Değerlendirilmesi
İngiliz hukukunda, tarafların uyuşmazlıklarını tahkim yoluyla çözme iradesinin bulunduğu durumlarda tahkim anlaşmalarının geçerliliği lehine güçlü bir yaklaşım benimsenmektedir. (Enka Insaat Ve Sanayi AŞ v. OOO Insurance Company Chubb [2020]). Mahkemeler, tarafların sözleşmesel özerkliğine saygı göstererek, aralarındaki uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözülmesine yönelik iradeyi geçerli kılmaya çalışmaktadır. Bu yaklaşım, Londra’nın uluslararası tahkimin önemli merkezlerinden biri haline gelmesini destekleyen hukuki altyapının da temelidir.
Belirsiz ifadeler içeren bir tahkim şartı, Mangistaumunaigaz Oil Production Association v United World Trade Inc [1995] davasında ele alınmıştır. İlgili tahkim şartı şu şekilde yazılmıştır: “...arbitration, if any, by ICC Rules in London…” (…varsa tahkim, ICC kurallarına göre Londra’da…). Davalı taraf, “if any” (varsa) ifadesinin belirsizlik yarattığını ve tahkim anlaşmasını bağlayıcı olmaktan çıkardığını ileri sürmüştür. Ancak Ticaret Mahkemesi bu görüşü reddetmiş ve söz konusu ifadenin ya gereksiz bir fazlalık olduğunu ya da “eğer bir uyuşmazlık doğarsa” ifadesinin kısaltması olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu karar, İngiliz mahkemelerinin tahkim iradesini yorumla koruma yönündeki erken dönem tahkim dostu yaklaşımını yansıtmaktadır; mahkeme, belirsizlik gerekçesiyle tahkimi geçersiz kılmak yerine, tarafların iradesine mümkün olduğunca etkili sonuç tanımayı tercih etmiştir.
Bununla birlikte, tahkim şartındaki belirsizlik, tarafların tahkime başvurma iradelerinin açık ve koşulsuz şekilde anlaşılamamasına neden oluyorsa, bu durum tahkim kaydının geçersizliğine yol açabilir. Kruppa v Benedetti [2014] EWHC 1887 (Comm) davasında, mahkeme söz konusu hükmün geçerli bir tahkim anlaşması oluşturmadığına karar vermiştir. Hüküm şu şekildedir: “Taraflar, uyuşmazlığı öncelikle İsviçre tahkimi yoluyla çözmeye gayret edeceklerdir. Bir çözüme ulaşılamazsa, İngiltere mahkemeleri yetkili olacaktır.” Mahkeme, bu tür iki kademeli bir uyuşmazlık çözüm mekanizmasında hem tahkimin hem de mahkeme yargılamasının bağlayıcı olarak sunulmasının mantıksal olarak tutarsız olduğunu belirtmiştir. Kullanılan dil, tahkimi zorunlu bir çözüm yolu değil, yalnızca önleyici veya isteğe bağlı bir aşama olarak sunmuştur. Bu nedenle, mahkeme söz konusu şartın geçerli bir tahkim anlaşması oluşturmadığına hükmetmiştir.
Bu kararlar, İngiliz mahkemelerinin tahkim iradesine genel olarak saygılı bir tutum sergilediğini göstermekle birlikte, geçerli bir tahkim anlaşmasının sağlanabilmesi için açık, tutarlı ve kesin ifadelerle kaleme alınmış bir hüküm gerektiğini de ortaya koymaktadır. Tahkim ve mahkeme yargılamasının birlikte ve eşdeğer şekilde sunulduğu, net bir öncelik sıralaması olmayan durumlarda, bu belirsizlik tahkim şartının geçerliliğini tehlikeye sokabilir. Yine de, belirleyici unsur tarafların tahkim iradesidir.
Değerlendirme
Hem Türk hem de İngiliz hukuk sistemleri, tahkim anlaşmasının geçerli sayılabilmesi için tarafların tahkime başvurma iradesinin açık bir şekilde tahkim şartına yansıtılmış olmasını aramaktadır. Bu irade açık şekilde ifade edildiğinde, tahkim şartı kural olarak geçerli sayılmaktadır. Tarafların iradesi tam anlamıyla açık olmasa bile, mahkemeler tarafların ortak iradesini yorum yoluyla tespit edebildikleri sürece tahkim anlaşmalarını geçerli kabul etme eğilimindedir.
Bu yaklaşım, sözleşme hükümlerinin yorumlanmasında yaygın olarak kabul gören favor validitatis (geçerlilik lehine yorum) ilkesiyle de örtüşmektedir. Bu ilkeye göre, tarafların sözleşmesel iradeleri mümkün olduğunca geçerlilik yönünde değerlendirilmelidir. Esasen, her iki hukuk sisteminde de modern yargı uygulamaları, şekli eksiklikler veya ifadelerdeki kusurlar nedeniyle tahkim anlaşmasının geçersiz sayılmasından ziyade, tarafların tahkim iradesini korumaya öncelik vermektedir.
Patolojik Tahkim Kayıtları Nedir?
Patolojik tahkim kayıtları, tahkim sözleşmelerinde yer alan ve tahkim sözleşmelerinin geçerliliğini etkileyebilecek şekilde, kötü biçimde kaleme alınmış ya da belirsiz ifadeler içeren hükümlerdir. Yaygın örnekler arasında, tahkim kurumunun yanlış yazılması veya hiç belirtilmemesi; hem tahkim yargılamasına hem de devlet mahkemelerine yetki tanıyan çelişkili hükümlere yer verilmesi sayılabilir.
“Patolojik kayıt” terimi, uluslararası tahkim alanında önde gelen isimlerden biri olan Frédéric Eisemann tarafından, tahkim sözleşmesinin geçerliliğini tehlikeye atan bu tür kusurlu hükümleri tanımlamak amacıyla ortaya atılmıştır.
Tahkim kayıtlarındaki herhangi bir belirsizliğin tahkimin etkin şekilde yürütülmesini engellemesi, tahkimin devlet yargısına istisna teşkil etmesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, tarafların tahkime gitme iradelerinin açık ve kesin şekilde ifade edilmesi zorunludur. Bu makalede, Türk ve İngiliz hukukunda patolojik tahkim kayıtlarının geçerliliği, her iki hukuk sistemindeki yargı kararları ışığında karşılaştırmalı olarak ele alınacaktır.
Türk Hukukunda Patolojik Tahkim Kayıtlarının Geçerliliğinin Değerlendirilmesi
Türk hukukunda, yargı kararları, tahkim şartının geçerli sayılabilmesi için tarafların tahkim iradesinin açık ve kesin biçimde sözleşmeye yansıtılmış olması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu iradeyi zayıflatan veya belirsizleştiren tahkim kayıtları geçersiz sayılmaktadır. (15. HD., E. 2016/1522, K. 2017/1522, T. 04.04.2017).
Patolojik tahkim kayıtları bağlamında, Yargıtay’ın dikkat çeken bir kararında, gerçek bir tahkim kurumu olmayan ya da mevcut bir kuruma fonetik olarak benzeyen ancak gerçekte var olmayan bir kurumun tahkim şartında yer alması durumunda tahkim şartının geçersiz olacağı hüküm altına alınmıştır. (Yargıtay 9. HD., E. 1999/3348, K. 1999/4304, T. 21.06.1999). Mahkeme, söz konusu kayıt nedeniyle tarafların nerede ve hangi kurallara göre tahkime gitmeyi amaçladıklarının belirlenmesinin imkânsız hale geldiğini ve bu durumun, taraflar arasında açık ve karşılıklı bir tahkim iradesinin bulunmadığını gösterdiğini belirtmiştir. Bu nedenle, tahkim kaydı geçersiz sayılmıştır.
Buna karşın, Türk yargısı katı ve şekilci bir yaklaşım benimsememekte, her somut olayı kendi içinde değerlendirmektedir. Yargıtay'ın başka bir kararında, patolojik bir tahkim şartı daha esnek bir şekilde yorumlanmıştır. Söz konusu dava, ICC Tahkim Divanı tarafından verilen yabancı bir tahkim kararının Türkiye’de tenfizine ilişkindir. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinde, uyuşmazlıkların "İngiltere'deki Uluslararası Tahkim Mahkemesi"nde çözüleceği belirtilmiştir. Ancak davacı, uyuşmazlığı Paris’teki ICC tahkimine götürmüştür. "İngiltere'deki Uluslararası Tahkim Mahkemesi" ifadesi, tanımlanabilir bir kurumun açık şekilde belirtilmemesi nedeniyle belirsiz kabul edilmiştir.
Buna rağmen, Yargıtay, tarafların özellikle tahkim yeri konusundaki iradelerinin net bir biçimde ortaya konup konulmadığının araştırılması gerektiğini vurgulamıştır. (Yargıtay 19. HD., E. 2009/5703, K. 2009/8256, T. 12.05.2014). Mahkeme, ICC kararının tenfizine karar vermeden önce, sözleşmede geçen İngiltere'deki tahkim kurumunun gerçekten mevcut bir kurumu kast edip etmediğinin belirlenmesi gerektiğini ifade etmiş ve bu araştırma yapılmadığı için ilk derece mahkemesinin verdiği tenfiz kararını bozmuştur.
Bu karar, Yargıtay'ın daha yapıcı ve esnek bir yaklaşım benimsediğini ortaya koymaktadır. Belirsiz ifadeler içeren tahkim şartlarını doğrudan geçersiz saymak yerine, öncelikle tarafların tahkim iradelerinin yorum yoluyla belirlenip belirlenemeyeceği araştırılmaktadır.
İngiliz Hukukunda Patolojik Tahkim Kayıtlarının Geçerliliğinin Değerlendirilmesi
İngiliz hukukunda, tarafların uyuşmazlıklarını tahkim yoluyla çözme iradesinin bulunduğu durumlarda tahkim anlaşmalarının geçerliliği lehine güçlü bir yaklaşım benimsenmektedir. (Enka Insaat Ve Sanayi AŞ v. OOO Insurance Company Chubb [2020]). Mahkemeler, tarafların sözleşmesel özerkliğine saygı göstererek, aralarındaki uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözülmesine yönelik iradeyi geçerli kılmaya çalışmaktadır. Bu yaklaşım, Londra’nın uluslararası tahkimin önemli merkezlerinden biri haline gelmesini destekleyen hukuki altyapının da temelidir.
Belirsiz ifadeler içeren bir tahkim şartı, Mangistaumunaigaz Oil Production Association v United World Trade Inc [1995] davasında ele alınmıştır. İlgili tahkim şartı şu şekilde yazılmıştır: “...arbitration, if any, by ICC Rules in London…” (…varsa tahkim, ICC kurallarına göre Londra’da…). Davalı taraf, “if any” (varsa) ifadesinin belirsizlik yarattığını ve tahkim anlaşmasını bağlayıcı olmaktan çıkardığını ileri sürmüştür. Ancak Ticaret Mahkemesi bu görüşü reddetmiş ve söz konusu ifadenin ya gereksiz bir fazlalık olduğunu ya da “eğer bir uyuşmazlık doğarsa” ifadesinin kısaltması olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu karar, İngiliz mahkemelerinin tahkim iradesini yorumla koruma yönündeki erken dönem tahkim dostu yaklaşımını yansıtmaktadır; mahkeme, belirsizlik gerekçesiyle tahkimi geçersiz kılmak yerine, tarafların iradesine mümkün olduğunca etkili sonuç tanımayı tercih etmiştir.
Bununla birlikte, tahkim şartındaki belirsizlik, tarafların tahkime başvurma iradelerinin açık ve koşulsuz şekilde anlaşılamamasına neden oluyorsa, bu durum tahkim kaydının geçersizliğine yol açabilir. Kruppa v Benedetti [2014] EWHC 1887 (Comm) davasında, mahkeme söz konusu hükmün geçerli bir tahkim anlaşması oluşturmadığına karar vermiştir. Hüküm şu şekildedir: “Taraflar, uyuşmazlığı öncelikle İsviçre tahkimi yoluyla çözmeye gayret edeceklerdir. Bir çözüme ulaşılamazsa, İngiltere mahkemeleri yetkili olacaktır.” Mahkeme, bu tür iki kademeli bir uyuşmazlık çözüm mekanizmasında hem tahkimin hem de mahkeme yargılamasının bağlayıcı olarak sunulmasının mantıksal olarak tutarsız olduğunu belirtmiştir. Kullanılan dil, tahkimi zorunlu bir çözüm yolu değil, yalnızca önleyici veya isteğe bağlı bir aşama olarak sunmuştur. Bu nedenle, mahkeme söz konusu şartın geçerli bir tahkim anlaşması oluşturmadığına hükmetmiştir.
Bu kararlar, İngiliz mahkemelerinin tahkim iradesine genel olarak saygılı bir tutum sergilediğini göstermekle birlikte, geçerli bir tahkim anlaşmasının sağlanabilmesi için açık, tutarlı ve kesin ifadelerle kaleme alınmış bir hüküm gerektiğini de ortaya koymaktadır. Tahkim ve mahkeme yargılamasının birlikte ve eşdeğer şekilde sunulduğu, net bir öncelik sıralaması olmayan durumlarda, bu belirsizlik tahkim şartının geçerliliğini tehlikeye sokabilir. Yine de, belirleyici unsur tarafların tahkim iradesidir.
Değerlendirme
Hem Türk hem de İngiliz hukuk sistemleri, tahkim anlaşmasının geçerli sayılabilmesi için tarafların tahkime başvurma iradesinin açık bir şekilde tahkim şartına yansıtılmış olmasını aramaktadır. Bu irade açık şekilde ifade edildiğinde, tahkim şartı kural olarak geçerli sayılmaktadır. Tarafların iradesi tam anlamıyla açık olmasa bile, mahkemeler tarafların ortak iradesini yorum yoluyla tespit edebildikleri sürece tahkim anlaşmalarını geçerli kabul etme eğilimindedir.
Bu yaklaşım, sözleşme hükümlerinin yorumlanmasında yaygın olarak kabul gören favor validitatis (geçerlilik lehine yorum) ilkesiyle de örtüşmektedir. Bu ilkeye göre, tarafların sözleşmesel iradeleri mümkün olduğunca geçerlilik yönünde değerlendirilmelidir. Esasen, her iki hukuk sisteminde de modern yargı uygulamaları, şekli eksiklikler veya ifadelerdeki kusurlar nedeniyle tahkim anlaşmasının geçersiz sayılmasından ziyade, tarafların tahkim iradesini korumaya öncelik vermektedir.