İngiltere Tahkim Hukukunda Yeni Bir Dönem: Tahkim Yasası 2025 (Arbitration Act 2025)
Yaklaşık otuz yıldır, 1996 tarihli Tahkim Yasası (AA 1996), İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda’daki tahkim uygulamasının temelini oluşturmaktadır. Ancak Singapur, İsviçre ve Almanya gibi önde gelen uluslararası tahkim merkezlerinin tahkim mevzuatlarını modernleştirmeleriyle birlikte, Birleşik Krallık’ın rekabet gücünü koruyabilmesi adına mevzuatını güncellemesi yönünde artan bir baskı oluşmuştur.
Bu ihtiyacı fark eden Birleşik Krallık Hükûmeti, 2021 yılında Hukuk Komisyonu’nu AA 1996’nın gözden geçirilmesiyle görevlendirmiştir. Amaç, yasanın hem ulusal hem de uluslararası tahkim açısından “en ileri seviyede” kalmasını sağlamaktı. Kapsamlı bir istişare sürecinin ardından, 2025 tarihli Tahkim Yasası (AA 2025) kabul edilmiş ve 24 Şubat 2025 tarihinde Kraliyet Onayı’nı almıştır. Yasanın kesin yürürlük tarihi henüz belirlenmemiş olmakla birlikte, Hükûmet, uygulamaya “en kısa sürede” geçileceğini ifade etmiştir.
AA 2025, mevcut mevzuatın yerini tamamen almayı hedeflememekte; bunun yerine, mevcut yasal çerçeveyi geliştiren ve güçlendiren hedefe yönelik reformlar getirmektedir. Lord Ponsonby’nin yerinde ifadesiyle, bu değişiklikler bir “evrimdir, devrim değil.” Bununla birlikte, yapılan bu düzenlemeler Londra’nın uluslararası tahkimde lider merkez olma konumunu daha da güçlendirecek önemli iyileştirmeler içermektedir.
Bu makalede, AA 2025 ile getirilen başlıca reformlar ve bunların Birleşik Krallık’taki tahkim uygulamasına etkileri incelenmektedir.
1. Tahkim Anlaşmalarının Uygulanacak Hukuku Konusunda Açıklık Getirilmesi
AA 2025 ile getirilen en önemli reformlardan biri, tahkim anlaşmalarına uygulanacak hukukun belirlenmesine ilişkindir. AA 1996 bu konuda sessiz kalmış ve bu da belirsizlik yaratıp, tarafları teamül hukuku ilkelerine başvurmaya zorlamıştır.
Daha önce, Yüksek Mahkeme’nin Enka v Chubb [2020] UKSC 38 kararında ortaya koyduğu yaklaşım oldukça tartışmalıydı. Bu karara göre, tahkim anlaşması yabancı hukuka tabi bir sözleşmede yer alıyorsa ve tahkim anlaşması için açık bir hukuk seçimi yapılmamışsa, tahkim anlaşmasının da aynı şekilde yabancı hukuka tabi olduğu varsayılıyordu. Bu, özellikle tarafların Londra’yı tahkim yeri olarak seçtiği ancak ana sözleşmenin yabancı hukuka tabi olduğu durumlarda, ciddi belirsizlik ve tutarsızlıklar yaratıyordu.
AA 2025 artık bu konuda açık bir yasal düzenleme getirmiştir:
• Taraflar tahkim anlaşması için açıkça bir hukuk seçmişse, bu seçim geçerli olacaktır.
• Açık bir hukuk seçimi yoksa, tahkim yerinin hukuku uygulanacaktır.
• Ana sözleşme için yapılan hukuk seçimi, otomatik olarak tahkim anlaşmasına uygulanmayacaktır.
Bu reform, Enka v Chubb kararının yol açtığı belirsizliği ortadan kaldırmakta ve Londra’yı tahkim yeri olarak seçen tarafların, sözleşmeleri yabancı hukuka tabi olsa dahi, İngiliz tahkim hukukunun korumasından yararlanmalarını sağlamaktadır. Bu değişikliğin Londra’yı cazip bir tahkim merkezi olarak daha da güçlendirmesi beklenmektedir.
2. Hakemlerin Yetkilerinin ve Dokunulmazlıklarının Güçlendirilmesi
AA 2025, hakemlerin yetkilerini pekiştirmek ve bağımsızlıklarını korumak adına önemli hükümler getirmektedir. Böylece hakemlerin, haksız yargılamalara maruz kalma korkusu olmadan etkili kararlar verebilmeleri amaçlanmaktadır.
a) Zayıf Taleplerin Özet Yargılama Yoluyla Reddedilmesi Yetkisi
Birleşik Krallık tahkim hukukunda uzun süredir belirsiz olan konulardan biri, hakem heyetlerinin başarı şansı olmayan talepleri veya savunmaları özet yargılamayla reddetme yetkisinin olup olmadığıydı. AA 2025 artık bu yetkiyi açıkça tanımaktadır. Ancak bu yetki şu koşullarda kullanılabilir:
• Taraflardan biri, diğer taraflara bildirimde bulunarak özet yargılama başvurusunda bulunmalıdır.
• Hakem heyeti, taraflara görüşlerini sunma fırsatı vermelidir.
• İddia veya savunmanın “gerçekçi bir başarı ihtimali yoksa” – bu ifade, İngiliz mahkemelerinde uygulanan test ile paraleldir.
Bu düzenleme, tahkim sürecini daha verimli hale getirerek, yersiz iddiaların erken aşamada elenmesini sağlamakta; böylece zaman ve maliyet tasarrufu elde edilmektedir. Ayrıca, Fransa ve New York gibi bazı tahkim merkezlerinde bu yetki açıkça yasal olarak tanınmadığından, Londra’ya rekabet avantajı sağlamaktadır.
b) Genişletilmiş Hakem Dokunulmazlığı
AA 1996, kötü niyet dışında hakemlere karşı dava açılamayacağını düzenlemişti. Ancak bu dokunulmazlıkta bazı boşluklar bulunmaktaydı. Örneğin:
• Bir hakemin görevinden istifası, onu dava tehdidiyle karşı karşıya bırakabiliyordu.
• Hakemin görevden alınması başvurusunun reddedilmesi durumunda, ilgili hakem yargılama masraflarından sorumlu tutulabiliyordu.
AA 2025 ile bu dokunulmazlık güçlendirilmiş ve şu şekilde düzenlenmiştir:
• Yalnızca istifa etmek, başlı başına bir sorumluluk doğurmaz; istifa “makul olmayan” bir şekilde gerçekleşmedikçe.
• Hakemler, kötü niyet olmadığı sürece, görevden alınma başvurularının masraflarından sorumlu tutulamazlar.
Bu değişikliklerin, hakemlerin bağımsız ve tarafsız kararlar alırken duyduğu güveni artırması beklenmektedir.
3. Acil Hakem Kararlarının İcra Edilebilirliği
AA 1996’da yer almayan önemli eksikliklerden biri, acil hakemlere ilişkin yasal tanımın bulunmamasıydı. Oysa acil tahkim, özellikle uluslararası ihtilaflarda, tam tahkim heyeti oluşturulmadan önce geçici ve acil koruma tedbirlerinin alınmasını mümkün kılan önemli bir mekanizma haline gelmiştir.
Ancak AA 1996, acil hakem kararlarının İngiliz hukukunda icra edilebilirliği konusunda netlik sağlamıyordu.
AA 2025, bu boşluğu gidermekte ve acil hakemlere açık yetkiler tanımaktadır:
• Emredici nitelikte kararlar verme (belirli bir süre içinde uyulması gereken bağlayıcı ara tedbirler).
• Emredici kararlara ilişkin İngiliz mahkemelerinde icra talebinde bulunma.
Uluslararası uyuşmazlıklarda acil tahkim uygulamalarının artması göz önüne alındığında, bu düzenleme Birleşik Krallık hukukunu küresel en iyi uygulamalarla uyumlu hale getirmekte ve Londra’yı tahkim yeri olarak daha cazip kılmaktadır.
4. 67. Madde Kapsamında Yargı Yetkisine İtirazların Sınırlandırılması
AA 2025, 1996 Yasası’nın 67. maddesi kapsamındaki yargı yetkisine ilişkin itirazlarda yeni sınırlamalar getirmektedir. Bu madde, taraflara tahkim heyetinin yetkisini Birleşik Krallık mahkemelerinde sorgulama hakkı tanımaktadır.
Eski uygulamada, 67. madde kapsamında yargılamaların yeniden yapılması mümkündü. Taraflar, tahkim sırasında ileri sürmedikleri yeni delil ve argümanları mahkemede sunabiliyordu. Bu durum, yargılamaların uzamasına ve bu hükmün taktik amaçlarla kötüye kullanılmasına yol açıyordu.
AA 2025 ile getirilen yeni sınırlamalar:
• Tarafların, tahkim sırasında makul olarak ileri sürebilecekleri yeni delil ve argümanları mahkemeye sunmaları yasaklanmıştır.
• Mahkemeler, tahkimde sunulmuş olan delillerin yeniden değerlendirmesini yapamaz.
• Ancak mahkeme, “adaletin gerektirdiği” hallerde istisna yapabilir.
Bu reform, yargı yetkisine ilişkin itirazların daha hızlı ve verimli bir şekilde ele alınmasını sağlamakta ve gereksiz itirazların önüne geçmektedir.
5. Hakemlerin Açıklama Yükümlülüğünün Kanunî Hale Getirilmesi
AA 2025, Halliburton v Chubb [2020] UKSC 48 kararında belirlenen ilkelere uygun olarak, hakemlerin potansiyel çıkar çatışmalarını açıklama yükümlülüğünü artık kanunî bir zorunluluk haline getirmiştir. Yasada şu ifadeler yer almaktadır:
• Hakemler, tarafsızlıklarından şüphe duyulmasına yol açabilecek herhangi bir durumu açıklamakla yükümlüdür.
• Bu yükümlülük, tahkim öncesinde ve tahkim süresince geçerlidir.
Bu düzenleme, esasen mevcut iyi uygulamaların yasal zemine oturtulmasıdır. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Milletlerarası Ticaret Hukuku Komisyonu (UNCITRAL) Model Kanunu ve ICC Kuralları gibi uluslararası standartlarla da uyum sağlamaktadır.
Sonuç: Daha Güçlü ve Rekabetçi Bir Birleşik Krallık Tahkim Sistemi
AA 2025, Birleşik Krallık tahkim hukukunda önemli bir evrimi temsil etmekte; uzun süredir var olan belirsizlikleri ortadan kaldırmakta ve etkinlik, adalet ile icra kabiliyeti bakımından iyileştirmeler getirmektedir. Hukukun uygulanmasına açıklık kazandırılması, hakem dokunulmazlığının güçlendirilmesi ve acil tahkim kararlarının icra edilebilirliğinin sağlanması gibi reformlar, Londra’nın birinci sınıf bir tahkim merkezi olarak konumunu pekiştirmektedir.
Bu modernleşmiş düzenlemeler sayesinde, Birleşik Krallık’ın önümüzdeki yıllarda da uluslararası tahkimde küresel liderliğini sürdüreceği öngörülmektedir.
Yaklaşık otuz yıldır, 1996 tarihli Tahkim Yasası (AA 1996), İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda’daki tahkim uygulamasının temelini oluşturmaktadır. Ancak Singapur, İsviçre ve Almanya gibi önde gelen uluslararası tahkim merkezlerinin tahkim mevzuatlarını modernleştirmeleriyle birlikte, Birleşik Krallık’ın rekabet gücünü koruyabilmesi adına mevzuatını güncellemesi yönünde artan bir baskı oluşmuştur.
Bu ihtiyacı fark eden Birleşik Krallık Hükûmeti, 2021 yılında Hukuk Komisyonu’nu AA 1996’nın gözden geçirilmesiyle görevlendirmiştir. Amaç, yasanın hem ulusal hem de uluslararası tahkim açısından “en ileri seviyede” kalmasını sağlamaktı. Kapsamlı bir istişare sürecinin ardından, 2025 tarihli Tahkim Yasası (AA 2025) kabul edilmiş ve 24 Şubat 2025 tarihinde Kraliyet Onayı’nı almıştır. Yasanın kesin yürürlük tarihi henüz belirlenmemiş olmakla birlikte, Hükûmet, uygulamaya “en kısa sürede” geçileceğini ifade etmiştir.
AA 2025, mevcut mevzuatın yerini tamamen almayı hedeflememekte; bunun yerine, mevcut yasal çerçeveyi geliştiren ve güçlendiren hedefe yönelik reformlar getirmektedir. Lord Ponsonby’nin yerinde ifadesiyle, bu değişiklikler bir “evrimdir, devrim değil.” Bununla birlikte, yapılan bu düzenlemeler Londra’nın uluslararası tahkimde lider merkez olma konumunu daha da güçlendirecek önemli iyileştirmeler içermektedir.
Bu makalede, AA 2025 ile getirilen başlıca reformlar ve bunların Birleşik Krallık’taki tahkim uygulamasına etkileri incelenmektedir.
1. Tahkim Anlaşmalarının Uygulanacak Hukuku Konusunda Açıklık Getirilmesi
AA 2025 ile getirilen en önemli reformlardan biri, tahkim anlaşmalarına uygulanacak hukukun belirlenmesine ilişkindir. AA 1996 bu konuda sessiz kalmış ve bu da belirsizlik yaratıp, tarafları teamül hukuku ilkelerine başvurmaya zorlamıştır.
Daha önce, Yüksek Mahkeme’nin Enka v Chubb [2020] UKSC 38 kararında ortaya koyduğu yaklaşım oldukça tartışmalıydı. Bu karara göre, tahkim anlaşması yabancı hukuka tabi bir sözleşmede yer alıyorsa ve tahkim anlaşması için açık bir hukuk seçimi yapılmamışsa, tahkim anlaşmasının da aynı şekilde yabancı hukuka tabi olduğu varsayılıyordu. Bu, özellikle tarafların Londra’yı tahkim yeri olarak seçtiği ancak ana sözleşmenin yabancı hukuka tabi olduğu durumlarda, ciddi belirsizlik ve tutarsızlıklar yaratıyordu.
AA 2025 artık bu konuda açık bir yasal düzenleme getirmiştir:
• Taraflar tahkim anlaşması için açıkça bir hukuk seçmişse, bu seçim geçerli olacaktır.
• Açık bir hukuk seçimi yoksa, tahkim yerinin hukuku uygulanacaktır.
• Ana sözleşme için yapılan hukuk seçimi, otomatik olarak tahkim anlaşmasına uygulanmayacaktır.
Bu reform, Enka v Chubb kararının yol açtığı belirsizliği ortadan kaldırmakta ve Londra’yı tahkim yeri olarak seçen tarafların, sözleşmeleri yabancı hukuka tabi olsa dahi, İngiliz tahkim hukukunun korumasından yararlanmalarını sağlamaktadır. Bu değişikliğin Londra’yı cazip bir tahkim merkezi olarak daha da güçlendirmesi beklenmektedir.
2. Hakemlerin Yetkilerinin ve Dokunulmazlıklarının Güçlendirilmesi
AA 2025, hakemlerin yetkilerini pekiştirmek ve bağımsızlıklarını korumak adına önemli hükümler getirmektedir. Böylece hakemlerin, haksız yargılamalara maruz kalma korkusu olmadan etkili kararlar verebilmeleri amaçlanmaktadır.
a) Zayıf Taleplerin Özet Yargılama Yoluyla Reddedilmesi Yetkisi
Birleşik Krallık tahkim hukukunda uzun süredir belirsiz olan konulardan biri, hakem heyetlerinin başarı şansı olmayan talepleri veya savunmaları özet yargılamayla reddetme yetkisinin olup olmadığıydı. AA 2025 artık bu yetkiyi açıkça tanımaktadır. Ancak bu yetki şu koşullarda kullanılabilir:
• Taraflardan biri, diğer taraflara bildirimde bulunarak özet yargılama başvurusunda bulunmalıdır.
• Hakem heyeti, taraflara görüşlerini sunma fırsatı vermelidir.
• İddia veya savunmanın “gerçekçi bir başarı ihtimali yoksa” – bu ifade, İngiliz mahkemelerinde uygulanan test ile paraleldir.
Bu düzenleme, tahkim sürecini daha verimli hale getirerek, yersiz iddiaların erken aşamada elenmesini sağlamakta; böylece zaman ve maliyet tasarrufu elde edilmektedir. Ayrıca, Fransa ve New York gibi bazı tahkim merkezlerinde bu yetki açıkça yasal olarak tanınmadığından, Londra’ya rekabet avantajı sağlamaktadır.
b) Genişletilmiş Hakem Dokunulmazlığı
AA 1996, kötü niyet dışında hakemlere karşı dava açılamayacağını düzenlemişti. Ancak bu dokunulmazlıkta bazı boşluklar bulunmaktaydı. Örneğin:
• Bir hakemin görevinden istifası, onu dava tehdidiyle karşı karşıya bırakabiliyordu.
• Hakemin görevden alınması başvurusunun reddedilmesi durumunda, ilgili hakem yargılama masraflarından sorumlu tutulabiliyordu.
AA 2025 ile bu dokunulmazlık güçlendirilmiş ve şu şekilde düzenlenmiştir:
• Yalnızca istifa etmek, başlı başına bir sorumluluk doğurmaz; istifa “makul olmayan” bir şekilde gerçekleşmedikçe.
• Hakemler, kötü niyet olmadığı sürece, görevden alınma başvurularının masraflarından sorumlu tutulamazlar.
Bu değişikliklerin, hakemlerin bağımsız ve tarafsız kararlar alırken duyduğu güveni artırması beklenmektedir.
3. Acil Hakem Kararlarının İcra Edilebilirliği
AA 1996’da yer almayan önemli eksikliklerden biri, acil hakemlere ilişkin yasal tanımın bulunmamasıydı. Oysa acil tahkim, özellikle uluslararası ihtilaflarda, tam tahkim heyeti oluşturulmadan önce geçici ve acil koruma tedbirlerinin alınmasını mümkün kılan önemli bir mekanizma haline gelmiştir.
Ancak AA 1996, acil hakem kararlarının İngiliz hukukunda icra edilebilirliği konusunda netlik sağlamıyordu.
AA 2025, bu boşluğu gidermekte ve acil hakemlere açık yetkiler tanımaktadır:
• Emredici nitelikte kararlar verme (belirli bir süre içinde uyulması gereken bağlayıcı ara tedbirler).
• Emredici kararlara ilişkin İngiliz mahkemelerinde icra talebinde bulunma.
Uluslararası uyuşmazlıklarda acil tahkim uygulamalarının artması göz önüne alındığında, bu düzenleme Birleşik Krallık hukukunu küresel en iyi uygulamalarla uyumlu hale getirmekte ve Londra’yı tahkim yeri olarak daha cazip kılmaktadır.
4. 67. Madde Kapsamında Yargı Yetkisine İtirazların Sınırlandırılması
AA 2025, 1996 Yasası’nın 67. maddesi kapsamındaki yargı yetkisine ilişkin itirazlarda yeni sınırlamalar getirmektedir. Bu madde, taraflara tahkim heyetinin yetkisini Birleşik Krallık mahkemelerinde sorgulama hakkı tanımaktadır.
Eski uygulamada, 67. madde kapsamında yargılamaların yeniden yapılması mümkündü. Taraflar, tahkim sırasında ileri sürmedikleri yeni delil ve argümanları mahkemede sunabiliyordu. Bu durum, yargılamaların uzamasına ve bu hükmün taktik amaçlarla kötüye kullanılmasına yol açıyordu.
AA 2025 ile getirilen yeni sınırlamalar:
• Tarafların, tahkim sırasında makul olarak ileri sürebilecekleri yeni delil ve argümanları mahkemeye sunmaları yasaklanmıştır.
• Mahkemeler, tahkimde sunulmuş olan delillerin yeniden değerlendirmesini yapamaz.
• Ancak mahkeme, “adaletin gerektirdiği” hallerde istisna yapabilir.
Bu reform, yargı yetkisine ilişkin itirazların daha hızlı ve verimli bir şekilde ele alınmasını sağlamakta ve gereksiz itirazların önüne geçmektedir.
5. Hakemlerin Açıklama Yükümlülüğünün Kanunî Hale Getirilmesi
AA 2025, Halliburton v Chubb [2020] UKSC 48 kararında belirlenen ilkelere uygun olarak, hakemlerin potansiyel çıkar çatışmalarını açıklama yükümlülüğünü artık kanunî bir zorunluluk haline getirmiştir. Yasada şu ifadeler yer almaktadır:
• Hakemler, tarafsızlıklarından şüphe duyulmasına yol açabilecek herhangi bir durumu açıklamakla yükümlüdür.
• Bu yükümlülük, tahkim öncesinde ve tahkim süresince geçerlidir.
Bu düzenleme, esasen mevcut iyi uygulamaların yasal zemine oturtulmasıdır. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Milletlerarası Ticaret Hukuku Komisyonu (UNCITRAL) Model Kanunu ve ICC Kuralları gibi uluslararası standartlarla da uyum sağlamaktadır.
Sonuç: Daha Güçlü ve Rekabetçi Bir Birleşik Krallık Tahkim Sistemi
AA 2025, Birleşik Krallık tahkim hukukunda önemli bir evrimi temsil etmekte; uzun süredir var olan belirsizlikleri ortadan kaldırmakta ve etkinlik, adalet ile icra kabiliyeti bakımından iyileştirmeler getirmektedir. Hukukun uygulanmasına açıklık kazandırılması, hakem dokunulmazlığının güçlendirilmesi ve acil tahkim kararlarının icra edilebilirliğinin sağlanması gibi reformlar, Londra’nın birinci sınıf bir tahkim merkezi olarak konumunu pekiştirmektedir.
Bu modernleşmiş düzenlemeler sayesinde, Birleşik Krallık’ın önümüzdeki yıllarda da uluslararası tahkimde küresel liderliğini sürdüreceği öngörülmektedir.